Hayvan Zararları

 

Hayvanların İnsanlara Zararları, İnsana zarar veren hayvanlar hangileridir, Hayvanlar ve Zararları nelerdir, Hayvanlar Insanlara Zarar Verebılır mi, Hayvanlar insalara hangi yollarla zarar verir, insanlara zarar veren bir hayvan, Dünyanın insanlar için en tehlikeli 10 hayvanı, Hayvanlar Insanlara Zarar Verirmi hakkındaki bilgiler.
Sorulara şu Şekil kendi Mantığımızla cevap verelim..
Evet Hayvanlar Zarar Verebilirler ama nasıl zarar verirler onları öğrenelim:
Bazı hayvanlar insanlara bulaşıcı hastalık yoluyla zarar verir .Örneğin kuş gribi domuz gribi gibi yollarla..
2. Cevabımızda Örneğin pitbul aslan su aygırı yılan kene kuş domuz gibi hayvanlarda vahişi ve saldırgan yönleriyle zarar verebilirler..
Hayvana bağlı bu durum ama genel olarak düşündüğümüzde bu durum ortaya çıkıyor
Elbette verebilirler evcil hayvanlardan kızdırırsanız :kedi tırmalar,köpek ısırır vahşi hayvanlar ise bir ormandaysanız ;aslan ,kaplan parçalar ayı vb saldırır küçüklerden ise ;arı ve eşşek arısı sokar, yılan sokar kurt yer yararlı olanları da varsütünden yaralandığımız ;inek ve keçi var,etinden ve yumurtasından yaralandığımız;tavuk varyününden yani derisinden yaralandığımız;yılan,timsah,koyun var
 ORMANA ZARAR VEREN MEMELİ HAYVANLAR TAVŞAN – SİNCAP – YABAN DOMUZU A. FAMİLYA, LEPORİDAE, TAVŞANGİLLER

Türkiye ormanlarında zarar yapan tavşanlar, özellikle çeşitli yapraklı ağaç türlerinin tomurcuk ve sürgünlerini yerler. İğne yapraklı türlerde ise ender olarak zarar yaparlar.

a. Lepus europaeus (Pallas), Tavşan, Avrupa Tavşanı

Yayılışı: Bu tür, hemen tüm Avrupa, Ural ve Kafkasya, orta Doğu ve Etiyopya ile Sudan’da yayılmış bulunmaktadır. Türkiye’de çeşitli yörelerde yaygındır.

Zararları:
1. Kışın, özellikle kayın, gürgen, karaağaç, dişbudak, akçaağaç, titrek kavak ve bazen de meşenin, tomurcuk ve sürgünlerini yer. İğne yapraklılardan çama ve lâdine ender olarak zarar yapar. Genellikle küçük alandaki zararları şiddetli olur.

2. Akasya, gladiçya ve katır tırnaklarının kabuklarını kemirmek veya soymak, fazla kışlarda da ağaçların fidanlarının kabuklarını soyarak diri odunu kemirmek suretiyle zarar yaparlar.

3. Özellikle fidanlıklarda önemli zararlar yapar. Tavşan zararını gösteren belirtiler şunlardır: - Zarar alanlarında tavşan pisliklerinin bulunması. - Isırılma yüzeylerinin düz olması. - Kesici dişlerinin bıraktığı izler (Çift olarak yalancı oduna oldukça keskin mir şekilde girmiş bulunan diş izlerinin genişliği 6 mm. kadardır).

Koruyucu Önlemler:
1. Fidanlık ve kültürden çevresini, tavşanların geçemeyeceği sıklıktaki çitle çevrilmesi gerekir.

2. Kıymetli ağaçlar çeşitli maddelerle korunmalıdır. Bunun için örneğin diken, iğne yapraklı türlerin kuru dalları, tel sepetler, ağaç kabuğu vb. maddeler kullanılabilir. Bu maddeler ağaçlara sonbaharda konur ve ilkbaharda kaldırılır.

3. Bitkilere kötü kokan veya bunları yenemez hale getiren maddeler sürülmelidir.

4. Tavşanlar iyice çoğalırsa, şiddetli bir şekilde avlanmalıdır.

b. Orytolagus cuniculus (L.), Ada Tavşanı:

Yayılışı: Asıl vatanı Akdeniz Bölgesi memleketleridir. Ukrayna ve Avustralya’da görülmüştür. Türkiye’de Akdeniz ve dolaylarında yayılmıştır.

Zararları:
1. Bitkileri yer, ağaçların kabuklarını soyar. Çam, huş, meşe ve söğüdü, lâdinden daha çok sever.

2. Tohum, fide ve fidanları topraktan eşerek çıkarır ve yer.

3. Toprakta galeriler açarak çeşitli zararlar yapar. Bu tip zararlar, fidanlık ve tarım alanlarında zararlıdır.

Koruyucu Önlemler:
1. Çitle Çevirmek.

2. Bitkilere koruyucu maddeler bağlamalı veya bu maddelerle etrafı çevrilmelidir. Bunun için çam ve lâdin fidanlarının çevresine taşlar konulur, sırıklar çekilir veya dikenli dallar bağlanır.

3. Bitkilere kötü kokan vb. maddeler sürülür.

4. Doğal düşmanları korunmalıdır. Bunlar; tilki, sansar, porsuk, kedi vb. hayvanlardır.

B. FAMİLYA, SUİDAE, DOMUZGİLLER

Sus scrofa L., Yaban Domuzu

Yayılışı:
Yaban domuzu, Türkiye’de yaşam yerine uyan çalılık, sazlık, bataklık ve ormanlık kesimlerinde bulunmaktadır. Özellikle çok miktarda rastlandığı yerler şunlardır: Kırklareli, Tekirdağ, İstanbul, Sakarya, Bolu, Zonguldak, Kastamonu, Giresun, artvin, Antalya, Mersin, Kütahya, Sinop, Samsun, Rize, Trabzon, Balıkesir, Bursa, Aydın, Muğ...

Evde evcil hayvan beslemek ve çocuklara faydaları ve zararları

Ayrıntılar :Çocuklar, hepimizin bildiği gibi doğuştan getirdikleri bir özellik olarak hayvanlara karşı zaten çok ilgilidirler. Kendilerinden küçük canlılara, varlıklara ve özellikle de hayvanlara karşı inanılmaz bir şefkat ve ilgi gösterirler. Hayvanlar da ilginç bir biçimde çocuklara karşı son derece yumuşak başlıdırlar ve canları yansa dahi çocukları incitmezler.

Eğer evde ki temizlik kurallarını düzenleyebiliyorsanız ve özellikle çocuğun başka bir kardeşi de yoksa evde hayvan beslenmesi oldukça mümkündür. Öncelikle çocuğun yalnızlığına ortak olacak, onunla oynayacak ve zaman geçirecek bir başka canlı olması evde çok olumlu bir hava yaratacaktır. Bunun yanında bir hayvanın sorumluluğunu taşımak, bakımıyla ve temizliğiyle uğraşmak, başka bir canlının ne hissettiğiyle ilgilenmek çocukta empati duygusunun gelişimini sağlamak gibi çok önemli başka bazı sonuçlar da getirecektir. Bütün bunlar bizim zaten çocuklara kazandırmak istediğimiz davranış biçimleri olduğundan evde hayvan beslemenin ve sorumluluğu çocuğa vermenin son derece olumlu katkıları olduğunun bilinmesi çok önemlidir.
• Evcil hayvanlarla birlikte büyüyen çocuklarda davranışsal açıdan farklılık olabilir mi?
İlk bakışta dikkati çeken ayırıcı farklılıklar yoktur ancak hayvan besleyen bir çocukla evde hayvan beslememiş çocuk arasında sevecen tutumlar açısından farklılıklar vardır. Hayvan sevgisi tatmış bir çocuk çevresiyle daha ilgilidir. Kıpırdayan, hareket eden her şeye karşı daha duyarlı davranır. Özellikle küçük yaşlardan itibaren hayatında bir başka canlıya yer vermiş çocuklar, daha ılımlı ve şefkatli davranmaktadırlar. Özellikle hayvanla iletişim kurmayı öğrenmiş çocuklar diğer canlılara karşı da çok daha dikkatli davranışlar sergilerler ve birçok kişinin dikkat etmediği ayrıntıları fark edebilirler. Hayvan besleyen çocukların davranış olarak daha sakin, uyumlu, olumlu ve işbirliğine açık davranışlar sergilediği gözlemlenmektedir.
• Evde beslenen hayvanların çocukların psikolojik gelişimlerine katkıları neler olabilir?
Elbette bir hayvan beslemek çocukların psikolojisinde son derece olumlu etkiler yapar. Öncelikle çocuğun sosyalleşmesini sağlar ve bir başka canlıyla ilişki kurabilmeyi öğretir. En geniş anlamıyla çocuk empati kurma duygusunu bir hayvan besleyerek kolaylıkla kazanabilir. Çocuk görür ki, eğer hayvanın canını yakarsa hayvan da onun canını yakabilir. Kedisi varsa tırmalayabilir, köpek dişlerini gösterebilir ve onu korkutabilir, bir kuş gagalayarak tepkisini belli edebilir. İnsanlar arası ilişkilerde öğrenmesi zaman alacak birçok duyguyu sadece hayvan beslemesini sağlayarak bir çocuğa kazandırmak mümkündür. Çocuk bu yolla başka bir varlığa, onun ihtiyaçlarına saygı göstermeyi de öğrenir. Dolayısıyla bir çocuk için sabırlı olmayı, beklemeyi, isteklerini ertelemeyi öğreneceği en sağlıklı yol olarak hayvan beslemesi önerilebilir. Bu aynı zamanda çocuğun sakinleşmesini ve olaylara karşı daha ılımlı ve olumlu tepkiler vermesini de sağlayacaktır.
• Çocuklara hayvanları gezdirme ve mamasını verme gibi işler verilerek sorumluluk sahibi olmaları sağlanabilir mi?
Çocuklar genellikle küçük yaşlardayken bize angarya olarak gelebilecek pek çok işi severek yapabilirler. Örneğin; sofraya tabakları koymak, peçeteleri getirmek ya da bazı eşyaları yerlerine koymak gibi bazı işleri büyük bir istek ve hevesle yaparlar. Bir anlamda işe yaradıklarını düşünürler ve bundan dolayı müthiş bir haz alırlar. Çocuklar bu açıdan özellikle desteklenmelidir. Hele bir de severek, isteyerek, benimseyerek alınan bir hayvan varsa çocuk, o canlının ihtiyaçlarını da büyük bir hevesle karşılamayı kabul edecektir. Hatta bu işler özellikle çocuğa verilmelidir. Bu şekilde bir sorumluluk almak çocukta duygusal tutarlılık oluşmasını da sağlar. Severek aldığı bir canlının ihtiyaçlarını karşılaması sağlandığında, bunun kendi görevi olduğu bilinci oluşturulduğunda çocuğun aldığı hayvana duyarsız davranmasının da önüne geçilir. Çocuk başka bir canlıya karşı sorumlu olmanın verdiği duyguyla kendisinin önemli olduğunu düşünür, kendisine olan saygısı ve özgüveni ciddi olarak artar.
Bu sorumluklar verilmediği takdirde, bir süre sonra çocuk: “Ben artık bunu istemiyorum, sıkıldım.” diyebilir ve onun yerine başka bir hayvan alınmasını isteyebilir. Maalesef bazı ailelerde durum tam olarak budur. Çocuğun istediği hayvan eve alınır ve hayvanın ihtiyaçları evdeki diğer bireyler tarafından giderilmeye başlanır. Sonuçta gelinen noktada hayvan artık ya evde istenmez ya da çocuk hayvanın bakımıyla ilgili asla bir sorumluluk almaz. Dolayısıyla da bin bir hevesle alınan hayvanın çocuğa vereceği fala bir duygu bulunmaz. Bilindiği gibi sevgi emektir ve emek verdiğimiz şeyleri severiz. Bu çocuklar için de böyledir. Dolaysıyla bir hayvanın sorumluluklarını alabilen bir çocuk kendi hayatıyla ilgili konularda sorumluluk almanın adımları atmaktadır. Bu anlamda bu tip görevleri mutlaka çocuğun yapması sağlanmalıdır.
• Evcil hayvanların özellikle kardeşi olmayan çocuklar üzerinde ne gibi yararları olabilir?
Hayvan sevgisi bilinen birçok sevgiden farklıdır. Karşılıksız sevmeyi, vermeyi ve paylaşmayı öğrettiği bilinir. Özellikle çocuk sahibi olamamış ailelerde hayvan beslemek birçok olumsuzluğu ortadan kaldırabilmektedir. Üstelik bu ailelerin sahip oldukları hayvana en az çocukları kadar sevgi gösterdikleri görülmektedir. Hal böyleyken tek çocuk olarak büyüyen bir çocuğun kardeşleriyle büyüyen çocuklara oranla paylaşmayı daha geç öğrendiği dikkat çekmektedir. Tek çocuk olmanın avantajlı tarafları yanında olumsuz yönleri de vardır. Bu açıdan kardeşi olmayan bir çocuğun özellikle kardeş istediği dönemler vardır ki aileler bu dönemleri mutlaka yaşamışlardır. İşte bu tür dönemlerde çocuğun da isteğiyle eve alınacak bir hayvan çocuktaki kardeş isteğini frenleyecek ve dikkatini artık kendisinin sorumlu olduğu canlıya yöneltmesini sağlayacaktır. Onu tanımaya çalışacak, isteklerini anlamak için çaba gösterecek ve ihtiyaçlarını gidermek için uğraşacaktır. Burada ilginç bir başka durum görülmektedir, tek çocuklar hayvan beslemeye başladıklarında daha çok sosyalleşmekte ve başka çocuklarla ya da bireylerle daha kolay ilişki kurabilmektedirler. En azından artık başkalarına anlatacağı ve onlarla iletişime geçmesini sağlayacak kendisine ait bir canlıya sahiptir ve bu bakımdan her tür bilgi ve düşünce alış verişine açıktır. Evde hayvan beslemek tek çocuklarda da empati duygusu, paylaşımda bulunma ve toplumsallaşma gibi pek çok duygunun ve kavramın gelişiminde ciddi olarak faydalıdır.
• Evcil hayvanların engelli çocuklar üzerindeki yararları nelerdir?
Engelli çocuk bilindiği gibi engelleri olan çocuk demektir. Engeller zihinsel, bedensel ya da her ikisi birden olabilir. Engelli bir çocuk da diğer her çocuk gibi özellikle toplumsal bir birey olarak ilgi ve sevgi görme ihtiyacı içindedir. Hatta bazı açılardan diğerlerinden daha fazla bu duygulara ihtiyaç duymaktadır. Yapılan araştırmaların sonuçlarına göre hemen hemen her tür engele sahip çocuklarda ve özellikle zihinsel engelli çocuklarda hayvan beslemenin ciddi yararlar sağladığı ortaya konmuş durumda. Çocuklar hem fiziksel hem psikolojik hem de zihinsel olarak rahatlayarak, dokunma ve paylaşma duygusunun sağladığı birçok hormonun etkisiyle son derece sakin, çevreyle ve kendisiyle uyumlu ilişkiler kurabilen kişilikler geliştirebilmektedir. Kedi, köpek gibi dokunarak sevebileceği hayvanlarla beraber olmak çocuk için tam bir terapi olmakta ve bu çocuklarda kendini kontrol, empati, ilişki kurma, kendini ifade etme gibi duygularda çok önemli gelişmeler kaydedilmektedir. Hayvanların canları özellikle ve ısrarla acıtılmadıkça saldırganlaşmadıkları bilinir. Hayvanlar büyülü bir biçimde çocuklarla çok kolay ilişki kurarlar. Kabullenici ve uyumlu davranırlar. Kendilerini sevdirirler. Yargılamazlar, eleştirmezler ve bazı davranışları zorla değiştirmeye çalışmazlar. Bu nitelikleri göz önünde bulundurulduğunda hayvanlar çocuklar için biz yetişkinlerin ve uzmanların verebileceklerinden daha fazlasına sahiptirler.
• Çocukların hayvanlardan zarar görmelerini önlemek, birbirlerini kıskanmamalarını ve dostça geçinmelerini sağlamak için nasıl davranılmalıdır?
Hayvanlar evdeki bireyleri ve özellikle çocukları kıskanabilir. Kedi köpek gibi hayvanlar biraz daha saldırganlaşmaya eğimlidirler. Küçük yaşlardaki çocuklarla hayvanların ilişkisini dikkatle gözlemlemek gerekir. Çünkü hayvanlar da ilgi isterler ve ilginin başka birine yöneldiğini fark ederlerse ona karşı hırçınlaşabilir ve saldırgan davranabilirler. Eğer çocuk da hayvana karşı sert davranırsa çocuğun hayvan tarafından ısırılma ya da darbe alma tehlikesi bulunmaktadır. O nedenle hayvanın çocuğa alışması sürecinde evdeki bireylerin çamaşırları koklatılmalı ve ailedeki yetişkinlerin gözlemleri altında birlikte olmalarına çalışılmalıdır. Yatak odasına hayvanın sokulmasına en azından çocuk büyüyene kadar izin verilmemelidir. Üstelik zarar verme davranışı her iki taraftan gelebilir. Çocuk da hayvanın canını acıtabilir ve bu tehlikeli sonuçlara yol açabilir. O nedenle çocuklar iki yaşına gelmeden evde kedi, köpek türü hayvan beslenmemesini ama evde daha önceden hayvan varsa da mutlaka kontrol altında olmasını öneriyoruz. Bunu sağlamanın yolu ailedeki yetişkinlerin bu konuda bilinçli olmalarıyla sağlanabilir. Çünkü kıskançlık da diğer duygular gibi doğal bir duygudur ve bunun önüne geçmek her zaman mümkün olmayabilir.
• Evcil hayvanın hastalığı ya da ölümü karşısında çocukla nasıl iletişim kurulmalıdır?
Evde hayvan beslemenin bir çocuğa katacağı en önemli değerlerden biri budur. Çok istenmeyen, korkulan ama doğanın doğal döngülerinden olan yaşam ve ölüm duygularını dolayısıyla yas duygusunu verir. Hayatının daha sonraki evrelerinde çocuğun karşılaşabileceği aile bireylerinin kaybına karşı daha donanımlı olmasını sağlar. Sözle ifade edemeyeceğimiz ölüm duygusunu tanımasına, sevilen bir varlığın hayatının sonlanmasına dair yaşayabileceği üzüntüleri anlamasına imkan tanır. Eğer çocuğun sahip olduğu evcil hayvanı öldüyse yapılacak en yanlış hareket, bu olayı geçiştirmek ve durumu hafife almaktır.’Aman boş ver, yenisini alırız’ gibi sözler çocuğu daha çok yaralamaktan başka bir işe yaramaz. Üzüntüsünü daha çok artırmanın dışında aile bireyleriyle bağlarını koparmasına yol açabilir. Oysa bu tür kayıplar çocuk için bizim yakınlarımızı kaybetmemiz kadar önemli ve üzücüdür. Dolayısıyla ona yas süresi tanımak, anlayışla karşılamak, üzüntüsünü paylaşmaya çalışmak gerekir. Üzüntüsünü hafifletir düşüncesiyle hemen yeni bir hayvan arayışına girmek de çocuğun acısına saygısızlık olur. Onun istediği zaman da onun istediği bir hayvan seçmek en doğrusudur. Kaybın hemen arkasından bu türde teklifler yapılmamalı ve yas tutması için zaman tanınmalıdır.
Çocuk yaşadığı üzüntüyle ilgili olarak konuşmak istediği her sefer sabırla dinlemek ve aynı üzüntüyü paylaştığınızı belirtmek önemlidir. Zamanla bu dönemi atlatacaktır ama ölüm konusunda bir fikir sahibi olarak hayatın en önemli dönemlerinden birine tanıklık etmiş olmanın verdiği olgunlaşmayı kazanacaktır. Bütün mesele bu dönemde çocuğa karşı anlayışlı ve sevecen olabilmektir.
Evde evcil hayvan beslemenin stresi önlediği ve insanlarla sağlıklı iletişim kuramayanlara yardımcı olduğu biliniyor; ancak çocuğunuzun zarar görmemesi için hayvanın düzenli veteriner kontrollerini yaptırmanız gerekiyor.
Evcil hayvanların stres atma üzerinde olumlu etkisi olabildiğini söyledi. Doç. Dr. Herken, evde hayvan beslemenin modern hayat tarzının, günümüz yaşam biçiminin doğal sonucuymuş gibi sunulması veya algılanmasının doğru olmadığını kaydetti. Bireylerin önce aile içinde, sonra kişilerarası ilişkilerde sağlıklı iletişim kuramamasının evcil hayvan beslemeyi teşvik edebileceğini anlatan Doç. Dr. Herken, `Günümüzde insanlar belki de sanayi toplumuna doğru kayma olması ve liberal değerlerin benimsenmesinin etkisi ile daha bencil, daha bireyci, daha çıkarcı olmakta.` dedi. Aile bağlarının ve toplumsal dayanışmanın azalması ile kişilerarası ilişkilerin zayıfladığını ve bunun yerini hayvan sevgisinin aldığını belirten Doç. Dr. Herken, `Bir kısım insanlar stres atmak düşüncesi ile hayvan besliyor. Böyle bir faydası da bulunuyor` diye konuştu. Hayvan bakımsız bırakılmamalı Evcil hayvan seçiminin dikkatli yapılması, timsah gibi uç hayvanlardan kaçınılması, bireylere zararı az hayvanların beslenmesi gerektiğine dikkati çeken Ortak mekanın paylaşıldığı çocuklara zararlı olabilecek hayvanları beslerken tedbirli olunmalı. Akvaryumda balık, evde veya işyerinde kuş beslemek ile komşu hukukunu da ilgilendiren köpek ve timsah gibi canlı beslemeyi aynı kefeye koymamak gerekir. Konunun bulaşıcı hastalıklar yönüyle insan sağlığını ilgilendiren boyutu olduğu gibi, canlıya iyi bakım hizmeti verme, gerekli dikkati gösterme gibi hayvan haklarını ilgilendiren yönü de bulunuyor.` Komşu hakkını ihlal etmeyin Ailede beslenen hayvanın bir kişinin olmadığını, aile fertlerinin hepsinin canlı ile ilgilendiğini ifade eden Doç. Dr. Herken, sözlerini şöyle tamamladı: `Biri iyi davranırken, diğer aile ferdi hayvanın haklarına tecavüz edebilmekte veya aile ferdinin birisinin sağlığına zararı olmayan durum, diğerinin sağlığını bozabilmektedir. Hele bu hayvan köpek olursa komşu haklarına tecavüz boyutuna ulaşılıyor. Bu durum bulaşıcı hastalıklar boyutu ile bir halk sağlığı sorunu olarak karşımıza çıkabiliyor. Köpek ve kedi gibi hayvanlar beslenecekse mutlaka veteriner kontrolünde olmalı, düzenli aşı ve muayeneleri yaptırılmalı. Bütün sağlık kurullarına uyularak, hayvanın düzenli veteriner kontrolünde olması koşulu ile ve hayvan haklarına uyularak evde evcil hayvan beslenebilir ve hattı bazı kişilere önerilebilir.` Evcil hayvan satıcısı Zeynel Abidin Süviş ise evcil hayvanlarla, özellikle akşam saatlerinde bir saat ilgilenmenin, günlük yaşamın ve ekonomik krizin yol açtığı stresi önemli ölçüde önleyeceğini savundu. Günlük yaşamın sıkıntılarından arınmak isteyenleri evcil hayvan beslemeye çağıran Süviş, şöyle devam etti: `Evcil hayvan beslemek ve fiyatları, abartıldığı kadar zahmetli ve yüksek değil. Strese karşı balık ve muhabbet kuşu beslemek iyi geliyor. Akşam eve geldiğinde bir saat akvaryumundaki balığı, kafesindeki kuşu ile ilgilenen, stresten kurtulur, sıkıntısını evine yansıtmaz, geceyi rahat geçirir, ertesi gün huzurlu bir şekilde işine gider.`

0 yorum: